Adana Firma Rehberi
Sosyal Medya Hesaplarınızda Paylaşın
Türkiyedeki birçok kurumsal firmaların tanıtım ağı olan rehberimiz Adana ilimizdeki firmalar içinde gözde tanıtım mecraası olmuştur.
Adana şehrimizde bulunan tüm firmaların kayıt olabileceği ve bedava olarak web site adreslerini ekleyebileceği firma tanıtım ve firma ekleme rehberimiz sayesindebilinirliğinizi artıracaksınız.
Aşağıdaki linkimize tıklayarak Ücretsiz firma ekle bölümünden sitenizi ekleyebilirsiniz !
http://www.firmaeklee.com/firma-ekle/
ADANA
İlkçağda Adana, Anadolu’yu baştan başa geçerek Gülek boğazından Tarsus’a inen yol üzerinde bir konak yeriydi. Hitit tabletlerinden Hititler döneminde kent ve çevresinde Kizzuvatna Krallığı’nın egemen olduğu anlaşılmaktadır. Yöre, M.Ö. 16. yy’da Hitit Federasyonu’na, Hitit Devleti yıkıldıktan sonra Çukurova’da kurulan Kue Krallığı’na bağlandı. M.Ö. 9. yy sonlarına doğru Asur, M.Ö. 6. yy’da Pers, M.Ö. 333’te Büyük Iskender’in egemenliğine girdi. Iskender’in ölümünde (MÖ. 323) sonra da Selefkiler’e bağlandı. M.Ö. 66’da Romalı konsül Pompeius tarafından ele geçirildi. Roma ve Bizans dönemlerinde, elverişli konumu nedeniyle önemli bir ticaret merkezi durumuna gelen 704’de Halife Abdülmelik tarafından Emevi topraklarına katıldı. Abbasi halifesi Harun Reşit eski ilkçağ kalesini (Adana kalesi) yeniden yaptırdı. IX. yy’da Adana Çukurova’nın önemli bir kültür ve ticaret merkezi durumundaydı. Aynı yy’da Yazman adlı bir Türk komutan bölgeyi yarı bağımsız yönetti. Bölge daha sonra Mısır’daki Tolunoğulları’nın eline geçti.
Bizanslılar, Abbasiler’in zayıf düşmesinden yararlanarak 10. yüzyılın başlarında kenti yeniden topraklarına kattılar. Alparslan’in Malazgirt Zaferi’ni (1071) izleyen yıllarda Adana, Selçuklular’ın egemenliğine girdi (1083-1097). Bu dönemde Çukurova’ya Doğu’dan gelen bir çok Türk boyu yerleşti. 1097 Haçlı seferiyle Adana’da Selçuklu egemenliği sona erdi. 14. yy’in ilk yarısında Memluklular’ın eline geçen Çukurova’ya çok sayıda Türkmen oymağı yerleştirildi. 1352’de yöreye Memluklullara bağlı Türkmen Beylerinden Yüregiroğlu Ramazan Bey egemen oldu. Ramazanoğulları adını alan Beyliğin merkezi Adana’ydı. Ramazanoğulları’nın yönetiminde kent genişledi, camiler, hanlar, kamu binalarıyla süslendi. Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi (1517) sırasında Osmanlı topraklarına katılan Adana’yı 1608’e kadar yine Ramazanoğulları yönetti.1672’de Adana uğrayan Evliya Çelebi kente ilişkin ayrıntılı bilgi verir. Adana, 19. yy’ın ortalarına doğru Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanan Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından ele geçiridi ve Mısır Ordusu’nun karargahı olarak kullanıldı. Londra antlaşmasıyla (1840) Osmanlılar’a geri verildi.1867’deki yönetsel düzenlemede vilayet oldu. 1886’da Mersin-Adana demiryolunun açılması, pamuk tarımının ve kentin ekonomisinin canlanmasına, nüfusun artmasına neden oldu. Ermeniler’in 1909’daki ayaklanma girişimleri bastırıldı. Birinci Dünya Savaşı sırasında (1914-1918) Toros ve Gavurdağı tünelleri ve Bağdat demiryoluyla kent İstanbul ve Suriye’ye bağlandı. Birinci Dünya Savaşı sonrasında 24 aralık 1918’de Fransız birlikleri, işbirlikçi Ermeni çeteleriyle Adana’yı işgal etti. Türk milis kuvvetlerinin şiddete direnmesi, işgalcilerin önemli kayba uğramalarına neden oldu. 20 Ekim 1921’de imzalanan Ankara Itilafnamesi hükümleri uyarınca 5 Ocak 1922’de Fransız işgal kuvvetleri kentten çekildi. Bu tarih, halen Adana’nin kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır.
1840 yılına kadar bugünkü anlamda belediye hizmetlerini yerine getiren bir kurum yoktu. Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde, mutasarrıf ve valilerin direktiflerine göre hareket edilir , vakıfların sosyal amaçlı faaliyetlerinden yararlanılırdı.
1833-1840 yılları arasında Adana’ya hakim olan Mısırlı İbrahim döneminde vakıflara da çeki düzen verildi ve hizmetler yelpazesi arttırıldı. XIX’uncu yüzyılın ikinci yarısına girilirken, bugünkü vilayet sınırları içinde 350 kadar vakıf bulunmakta idi ve bunlardan 55 tanesi çeşitli yörelere su sağlamak üzere görev üstlenmişti. Yine, 14 tanesi Eğitime yönelik etkin hizmetler verirken 5 tanesi bina ve yapım işlerine bakıyor , 2 ‘ si de aşevi ve han gibi kurumları yönetiyordu.
1860 yılında patlayan Amerikan İç Savaşı, Adana’yı önemli ölçüde etkilemişti. Başta İngiltere olmak üzere, Avrupa ‘nın en çok gelir getiren endüstrisi tekstil için gerekli pamuk Amerika ‘ dan geliyordu. Amerika, karın tokluğuna çalıştırdığı Afrikalı köleler sayesinde binlerce ton ürünü üstelik çok ta ucuza mal edebiliyordu. İç Savaş nedeniyle stoklar hızla erirken yenisi yetiştirilemiyordu. Avrupa, gerçek anlamda panik yaşamaya başlamıştı ki, İngiliz, Fransız ve Alman heyetleri peş peşe saraya gelip Padişahtan Adana ve Mısır’ da pamuk ekimini teşvik için özel imkanlar kopardılar .1963 ‘ten itibaren de yüzlerce Avrupalı Adana’ya gelince kentin genel görünümü çok değişti. Yeni gereksinimler ortaya çıktı. Levanten denilen Avrupalılar daha modern bir kent yaşamı için bildiklerini ortaya koyarken para ve malzeme desteğinde de yarışa girmişlerdi. Çünkü her ülke, Adana ‘ da kendi mutlak üstünlüğü için elinden geleni yapıyordu.
Yeni arayışların bir sonucu olarak, 1870 yılında, ”Muhtesiplik” adı altında bir kurum oluşturuldu. Bu kurum, bir anlamda günümüz belediye kavramlarının ilk formu idi. İlke olarak, “ihtisap ağaları” denilen yetkili denetçiler kurumu şeklinde çalışıyordu. Örneğin, tartı aletleri, gıda maddelerinin fiyatları ile nitelikleri, kentin temizliği ve nihayet yapı işleri, bu ağalar tarafından denetlenmekte idi. Muhtesiplik ihdas edilirken, Ezene olan ismi de Atana şekline dönüştürüldü.
Muhtesiplikle gelen yenilik, 1871 yılında Adana Belediyesi olarak yeni formuna kavuştu. Aynı zamanda, pek benimsenmemesi üzerine Atana ismi bu kez Adana oldu.
İlk Belediye Başkanlığına da Gözlüklü Süleyman Efendi getirildi. Belediye Başkanı, o güne kadar hiç tanınmamış yepyeni kavramlarla uğraşmak yerine, muhtesiplik yönetimini devam ettirmekle yetindi.
1877- 79 yıllarında başkan olan Kirkor Bezdikyan ile görevi devralıp 1881 yılına kadar sürdüren Sinyor Artin, Ievantenlerin de yardımlarıyla daha çağdaş belediyecilik yaptılar .İki başkan zamanında yollar genişletildi. Parke taşlarla kaplama işlerine geçildi. Drenaj kanal ve hendekleri açıldı. Ancak, bütün bunların ötesinde, kent yönetimi kavramı gelişti. Temizlik ve aydınlatmaya ilkeler getirildi. 1908 yılında da ilk kanalizasyon çalışması başlatıldı.
Bundan sonra kopan ve halkımızca İğtişaş şeklinde isimlendirilen Ermeni Ayaklanması (13-14 Nisan 1909) ve takip eden olaylar içinde belediye hizmetleri akamete uğradı. İşgal sırasında ise ( 1918 -1921 ) kent yönetimi tamamen Fransızlar ‘ın elinde idi. Belediye Başkanı ve hatta Vali tamamen göstermelik amaçla tayin edilmiş yandaşları idi.
8 Ekim’de toplanan Pozantı Kongresi, Adana’nın gerçek Belediye Başkanlığı’na Dıblanzade Mehmet Fuad Bey’i seçti. Meclis üyeliklerine de Ahmet Remzi Bey (Yüreğir), İbrahim Kethüda, Halil Bey (Savatlı), Haydarzade Ali ve İsmail Karadayı seçildi.
Kurtuluştan sonra Belediye Başkanlığı ‘na getirilen Ali Münif Yeğenağa, aynı zamanda Cumhuriyet Döneminin ilk başkanı idi (1922-1926). Arkasından göreve gelen Turhan Cemal Beriker 1938 yılına kadar aktif başkanlık yaptı. Adana ‘da önemli tesislere, planlı çalışmalara ve önemli binaların kuruluşuna imza attı. Sebze hali, park hizmeti veren bahçeler, birçok yeni yol ve buzhane bunlardan bazılarıdır. Aynca 1930 yılında kurulan Adana Elektrik Şirketi’ni de teşvik ederek Adana ‘ya elektriğin getirilmesinde yardımcı oldu. Bu şirket 1943 yılında devletleştirilerek Belediyeye devredilmiştir.
6 Nisan 1956’da açılışı yapılan Seyhan Hidroelektrik Santrali ve Toprak Barajı Adana Belediyeciliğinde olumlu ve olumsuz etkiler veren önemli bir kilometre taşı oldu. Rezervuar alanı içinde kalan köy arazileri yüksek değerle istimlak edildi. Hayatı boyunca tahayyül bile edemeyeceği parayı bir anda elinde gören köylü akın-akın kente geliyordu. Bunların yanı sıra, bol ve ucuz enerji üretimine dayalı olarak bir yandan fabrika üstüne fabrikalar açılıyor , diğer yandan da elektrikli motopomplar tarım arazilerinde hızla yayılıyordu. Bütün bu nedenler Adana’yı son derece cazip bir iş ve aş merkezi haline getirmişti.
Büyük göç dalgalarının ardı arkası kesilmiyordu. Adana ‘yı her yönü ile bir Amerika ‘ daki bir eyalete benzetmeyi hedeflemiş olan Başbakan Adnan Menderes’in özel ilgisiyle 1957-60 yılları arasında alışılmadık altyapılar gerçekleştirildi. Ana kanalizasyon sisteminde büz ve açık isale kanalları yerine kapalı betonarme sisteme geçilerek şebeke genişletildi. Başkan Ali Sepici’ye büyük itibar sağlayan süreçte yüzlerce bina istimlak edilip ordu araçlarının da yardımı ile yıkılarak Özler Caddesi genişletildi. Tamamen iskan altında olan Yeni Cami ile Yüzme Havuzu arası açılarak yeniden inşa edilen Ziyapaşa Bulvarı ‘na bağlandı.
Adnan Menderes Bulvarı, Yeni Adana, Gecekondu ‘ya Alternatif Belediye Konutları, Belediye Şirketi aracılığı ile başlatılan sosyal konut hamleleri, çöp toplama temizlik, vergi, toplu taşıma ve sair hizmetlerin özelleştirilmesi gibi Türk Belediyecilik Tarihine damga vurmuş bir çok önemli atılım, 1984-1989 yılları arasında gerçekleştirildi.
Aynı dönem içinde Adana’ya ”Büyükşehir” statüsü verildi.
Kaynak: yerelsecim.tv